Eskişehir’de Mobilya Sektörü Nereye?
- Gürcan Banger
- 10 Mar 2020
- 9 dakikada okunur
(Ekim 2010'da Bakış Dergisi'nde yayınlanmıştır)

Eskişehir’in geleneksel sektörleri arasında taş – toprak sanayi (tuğla, kiremit), gıda (un ve unlu ürünler) ile mobilya ilk akla gelenlerdir. Bunlardan mobilya sektörü, çok değişik nedenlerden dolayı özelliğini büyük ölçüde yeterli... Eskişehir’in bazı mobilya satıcılarının kendi ürettikleri ürünü “İnegöl Mobilyası” tanıtımıyla sattıkları konusundaki dedikodu bile sektörün ne durumda olduğunu gösteriyor. Sanki Eskişehir mobilyası kendine olan güvenini ve inancını kaybetmiş gibi… Eskişehir sanayisi konusunu kendine dert edinen pek çok kişi ve kuruluş Eskişehir mobilya sektörünün yeniden canlanıp canlanamayacağı konusunu sorguluyor.
Eskişehir Mobilya Sektörü
Eskişehir’in en köklü üretim alanlarından birisi olan marangozluk ve mobilyacılık sektörünün son yıllarda büyük zorluklar çektiği gözleniyor. Sektörde katma değerin düşmesi, Eskişehirli mobilyacıların pazar paylarının azalması, bu sanayi dalındaki küçük üreticinin geçmiş yıllarla kıyaslandığında daha düşük iş yoğunluğu ve daha az kârlılıkla çalışması sonucunu doğurdu. Yaklaşık bin kadar küçük ve orta ölçekli marangoz ve mobilyacının faaliyet gösterdiği Eskişehir mobilya sektörü her geçen dönemde biraz daha kan kaybetti.
Beklenen hacimde satış yapılamaması ve buna paralel olarak üretim kapasite kullanımının hızla düşmesi Eskişehir’de mobilya sektörünün geleceği hakkında kaygı ve kuşkular uyandırıyor. Diğer yandan Eskişehir, sosyal gelişmişlik kriterleri açısından Türkiye’nin en önde gelen illerinden birisidir. Bu gelişmişliğe uygun gelir düzeyi olduğu bilinmektedir. Bu duruma rağmen deneyimli geçmişi, binlerce zanaatkâr ve çalışanı, milyonlarca TL’lik yatırımı ile Eskişehir mobilya sektörünün içinde bulunduğu sıkıntıları yaşmaması beklenir. Eskişehir mobilya sektörünün darboğaz ve sıkıntılarını aşmak için bu sektörü oluşturan ve bu iş alanına paydaş olan kesimler arasında bir dayanışma, işbirliği, koordinasyon ve planlama gerekiyor. Muhtemelen mobilya gündemi konusunda en önemli nokta da bir şeyler yapma hususunda azimli, gayretli, iyi niyetli olmanın yanında ortak iyiyi öngörüyor olmak lazım. Eskişehir mobilyası bir geleceğe sahip olacaksa bunun ilk adımı, konuyu bir “Ben” sorunu olmaktan kurtarıp “Biz” sorunu haline dönüştürerek gerçekleşmeli.
Sektörün Görünümü
Eskişehir mobilya sektörünün, bugüne kadar yapılmış yeterli bir envanteri yok. Türkiye’de yüz bine yaklaşan sayıda mobilya üretim ve satış işletmesi olduğu düşünülürse, konunun ne denli etkin bir istihdam yarattığı ve yok olmasının nelere baliğ olacağı kendiliğinden ortaya çıkar. Ne yazık ki, bir Mobilyacılık Master Planı da hayalden öteye geçmemektedir. Bazı çalışmalar yapılmasına karşın Eskişehir özelini ilgilendiren bir master plan çalışması yaşama geçirilememiştir. Planın üretilmesi sürecinde mobilyacı ve marangozların fiili katılımı sağlanarak sektörün sıfır noktasından kurtulması için yaklaşımlar üretilmeli, bunlar stratejilere dönüştürülmeli, ardından uygulama planları yapılmalı.
Pek çok sektörde yaşanan kârsızlık bölgesi sendromu (emtialaşma), mobilya sektöründe de yaşanıyor. Mobilya sektörü, sıfır kâr bölgesinden çıkabilmek için kendine özgü farklılığı yaratmak zorunda. Aksi takdirde sadece ulusal ölçekte üretim ve satış yapan firmalar yanında küresel mobilya üreticilerinin de yoğun baskısıyla yok olacak. Sürekli fiyat indirimi yaşanan bir dünyada küçük ölçekli üretim ile büyüklerle mücadele etmek mümkün değil.
Birçok sektörde kârsız bölgeden çıkış yolu olarak markalı ürün üretmek yaklaşımı tercih edilmiş ve başarılı olunmuş. Diğer yandan marka olabilmek için belli bir büyüklük ölçeği gerekli. Geçmişteki çok olumsuz sermaye toplulaştırması örneklerine rağmen bu sektörü sürdürebilmek için yeni yol ve yaklaşımlar bulmak zorundayız. Örneğin yüksek düzeyde nitelikli el işçiliği içeren markalı, kaliteli ve katma değeri yüksek mobilya ürünleri pazarda kendine yer bulabilir. Büyük şirketlerin yaptığı ürünlerin aynısını yaparak fiyat savaşı verilen bir pazarda ayakta kalınamayacağı ortaya çıktı.
Marka olmak için öncelikle kaliteli olmak zorunlu. Diğer yandan Eskişehir mobilya sektörü, yeni ürün ve hizmet anlayışı çerçevesinde hitap etmek istediği toplumsal katmanlar, gelir dilimleri ve pazar yerleri konusunda da seçtiği ürün modeline bağlı olarak radikal kararlar vermeli.
Mobilya sektörünün bugünkü görünümüne bakıldığında iç pazarın orta ve alt gelir dilimlerinde bu sektör mensuplarına “ekmek” yok. Kanımca; sektörün orta üstü gelir dilimleri ve yurt dışı pazarları için kendini yeniden organize etmesi gerekir.
Bilimsel Çalışmalar Ne Gösteriyor?
Dosyanın bu bölümünde; (küçük eklemelerimle birlikte) 2005 yılında Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde tamamlanan bir yüksek lisans tezinden alıntılar ve bulgular vereceğim. Sercan Ervural’ın tezi “Küçük ve Orta Boy İşletmelerde Rekabet Gücü Kriterleri ve Eskişehir Marangoz Ve Mobilya Sektöründe Bir Araştırma” adını taşıyor. Burada tespit edilen sorunların hâlâ sürüyor olması üzücü…
Eskişehir marangoz ve mobilya piyasasında bulunan KOBİ’lerin müşterilerin gözünde büyük bir güven sorunu var. Müşterilerin üreticilere, satıcılara ve mağaza sahiplerine güveni kalmamış. Garanti belgesi eksikliğinin giderilmesi, tüketici haklarının güvence altına alınması, ilgili kalite standartlarına uyum, üretilen ürünlerin patent veya tasarım haklarının korunması gibi sorunlar çözüm bekliyor.
Kişiye özel sipariş ile yapılacak üretimlerde küçük üretici, zanaatkâr ve küçük esnafın birlikte hareket edebileceği yeni sistemlere ihtiyaç kaçınılmaz. Güçlerini bir türlü birleştiremeyen KOBİ’lerin üyesi olduğu meslek odaları ve meslek kuruluşlarıyla ortak projeler geliştirilmeli. Bu zorunluluk tüketici güvenini sağlayıcı dinamiklerde olmalı.
Genel anlamda ürünlerin tasarımları müşterilerce beğenilmiyor. Farklı üreticilerde neredeyse birbirinin aynı olan ürünler gözleniyor. Tasarımdan aksesuara kadar bir özgünlük yok. Özellikle tasarımda seçici, yenilikçi ve katma değerli tasarımlara ihtiyaç var.
Diğer yandan mağazalarda görev yapan satıcıların işlerini profesyonelce yapamadıkları yönünde bir izlenim mevcut... Küresel pazarlarda rekabet için dünyadaki eğilimleri takip edebilen, işinin uzmanı kişilere olan ihtiyaç gözleniyor. Üreticilerin nitelikli işgücü yetersizliği en büyük sorunların başında geliyor. İŞ-KUR’a çok sayıda mobilya ustası ve marangoz, işsiz olarak kayıtlı olmasına rağmen iş sahipleri bu sektörde çalışacak kişi bulamadıklarından şikâyet ediyorlar.
Sektörün iş dünyasına da mevcut durumdan rahatsız... Yeni tasarımlarla müşterilerin beklentilerini karşılayamadıklarının farkındalar. Eskişehir marangoz ve mobilya piyasasında bulunan KOBİ’ler üretim yönetiminde, kalite ve pazarlama yönetiminde olağanüstü eleman açığıyla karşı karşıyalar. Mağazada satış temsilciliği veya satış danışmanlığı yapacak, vitrin ve mağaza tasarımını, müşteri ilişkilerini yürütecek çalışan açığı sürüyor.
Sektörün (pek çok başka alanda olduğu gibi) maliyetleri düşürememekten kaynaklanan sorunları var. Tedarik kanallarının zayıflığı, hem üreticileri birkaç hammadde tedarikçisine muhtaç bırakmakta hem de maliyetleri arttırarak verimliliğin düşmesine neden olmakta. Eskişehir mobilya sektörünün sektörel moda gibi kavramlar üretmek ve bu kavramlar çerçevesinde temel yetenek ve kaynaklarını harekete geçirmek zorunluluğu var. Bir diğer ihtiyaç ise dağıtım kanalları kurması…
Nitelikli işgücü eksikliğinin yanına mobilya işletmelerinin teknolojik yetersizlikleri de eklenince üretilen ürünün kalitesinde ciddi sorunlar yaşanması olağan hale geliyor. Güncel finansman, satış ve borç öteleme gibi sorunlar yanında kalitenin belgelenmesi, tasarım üretilip fikri mülkiyetinin belgelendirilmesi ya da yalın üretim tekniklerine geçilmesi bir hayal olarak görülüyor.
Mobilya sektörü benzeri alanların bir diğer sorunu ise siparişin zamanında yetiştirilmesi… Genelde bir plana ve programa uygun çalışma alışkanlığı olmayan sektör, diğer yandan finansman ve tedarik sorunları nedeniyle zamanında iş teslim edememeyi bir davranış modeli haline getirmiş. Siparişlerin zamanında teslim edilememesi, devamında müşteri kayıplarına neden oluyor.
Eskişehir mobilya sektöründe yurtiçi ve yurtdışı fuarlara katılım son derece kısıtlı… Böyle olunca ürünlerini sergileme fırsatını, yenilikleri takip etme olanaklarını ve ihracat yapma şanslarını kaçırmaktadırlar. Bir toplu örgütlenme halinde fuar katılımları ise sektörün (yetersiz güven, işbirliği yapmama eğilimi gibi) düşük sermaye özellikleri nedeniyle sağlanamıyor.
Eskişehir’de mevcut marangoz ve mobilya işletmelerinin birbirleriyle olan iletişimi ve ortak çalışma yönelimi son derece zayıf… Bu durumda birbirlerinin deneyimlerinden, görüşlerinden faydalanamamakta, sıkıntılarından, isteklerinden haberdar olamıyor. Şu anda küçük ve orta boy mobilya sanayicisinin en büyük müşterisi olan küçük mağazalar ve bunların satış merkezlerinin, gerekli tedbir alınmaz ise, yerlerini dev mağazalara ve büyük dağıtım ağı olan firmalara bırakması kaçınılmaz. Bu sebeple KOSGEB gibi kurumlar sadece küçük ve orta boy üreticilere değil; aynı zamanda bu üreticilerin ürünlerini dağıtan küçük mağazalara da destek vermek zorunda. KOSGEB’de son dönemde yapılan destek değişiklikleri bu konuda kısmen yardımcı olabilecek nitelikte.
Mobilya sektörü ürün ve hizmetin, üretim ve pazarlamanın iç içe geçtiği ender sektörlerden biridir. Temel ihtiyaç olmasına, dayanıklı tüketim malları arasında bulunmasına rağmen en az hazır giyim kadar modanın etkili olduğu bir sektördür.
Mobilyada birinci öncelik markalaşmadan çok yerinde hizmet, ulusal ve küresel dağıtım ağlarına girmek veya yeni dağıtım ağları kurmak olarak görülmektedir. Eskişehir’deki küçük ve orta boy mobilya işletmeleri için temel iki strateji mümkün görülmektedir. Birincisi büyük sanayicinin bilinçli tedarikçisi olmak, diğeri ise kişiye özel siparişlerle proje tarzı üretim yapmaktır. Büyük sanayinin dağıtım ağı, güçlü satış noktalarına sahip olmasının yanında küçük ve orta boy sanayicinin farklı model ve tarzlarla desteklediği zengin çeşit avantajı aslında mobilya sektöründe tekdüzeliğin de önüne geçebilecek bir model olarak görülmektedir. Bu senaryoda küçük ve orta boy işletmelerin temel standartları yakalaması, büyük firmalara hizmet verebilecek altyapıyı kurmaları ve en önemlisi kurulacak tedarik zincirinin güçlü bir halkası olabilmesi için güç birliklerine ve desteklere olan ihtiyacı açıktır. Küçük ve orta boy sanayicinin proje tabanlı, kişiye özel üretim yapabilmesi için ise başka bazı temel değerlerle donatılması gerekmektedir. Bunların başında finansman ihtiyacı ortaya çıkmaktadır.
Sektör İçin Neler Yapılabilir?
Eskişehir mobilya sanayici ve esnafı hızla güven tazelemek zorundadır (Ervural, 2005). Özellikle yerel tüketicinin algılarında var olan güvensizlik giderilmelidir. Sektörel anlamda bir kampanya ile kalite belgelendirme çalışmaları, garanti belgesi için gerekli şartların sağlanmasına yönelik çalışmalar hızla tamamlanmalı. Bu sebeple özelikle KOSGEB ve yerel yönetimlerin desteğine şiddetle ihtiyaç var.
Özelikle üretici mobilya sanayicisinin KOSGEB imkânlarından daha fazla faydalanması için meslek odalarının aktif rol oynamasında fayda var. Bu çerçevede ortak kullanım atölyeleri, Ar-Ge destekleri öncelikli olarak değerlendirilmelidir. İşletmelerin kalite belgelendirme ve standart çalışmaları yapma isteğini karşılayacak maddi imkânların yanında, fuarlara katılımı, yurtdışı eşleştirme çalışmaları daha hızlı yapılabilecektir. Ar-GE çalışmaları ve teknoloji yenilemesi yapmak kolaylaşacaktır.
Kredi kartlarına taksit için tek başına bankalar ve finans kurumlarıyla işbirliği yapamayan küçük işletmeler için toplu anlaşmalara kesinlikle ihtiyaç vardır. Yine tek başına garanti belgesi verme şartlarını sağlayamayacak olan mobilyacıların bir araya gelerek bir satış kooperatifi (ilerde halka açılabilecek bir anonim şirket) kurmaları ve bu çerçevede garanti belgesi verme, satış sonrası hizmetlerin yürütülmesi ve kredili satış imkânlarının artmasını sağlayacaktır. Bu kooperatif zamanla satın alma ve tedarik noktalarında da hizmet verebilecektir. Bu işlem hem maliyetlerden tasarruf sağlayacak hem de verimliliği arttıracaktır. Ayrıca müşterilerin taleplerinden olan kredi kartı ile alışveriş imkânı yaratılmış olacaktır.
Yerel yönetimler ve sanayi ve ticaret odaları gibi diğer ilgili kuruluşlarla işbirliği yapılarak Eskişehir’de daimi mobilya fuar merkezi kurulması, bu fuar merkezinde sadece üretici firmaların satış reyonları açması için çalışmaların şimdiden başlaması gerekmektedir. Daimi mobilya fuar merkezine ulusal büyük firmalar yerine yerel firmalar katılmalıdır. Yerel pazarda üstünlüğü elinde tutan büyük mağaza zincirleriyle rekabetin etkin yollarından biri bu olabilir. Gelecekte daimi fuar merkezi ile kurulacak olan kooperatif veya anonim şirket birleşebilir.
Mevcut pazarlarda sürekli araştırmaların yapılması ve KOBİ’lerin bu konuda bilgilendirilmesi gerekmektedir. Bu tip araştırmaların başında ihaleler hakkında bilgilendirme gelmektedir. İhalelere girebilme yeterlilik şartlarının sağlanabilmesi için firmaların ortak çalışmasının yasal zeminleri araştırılmalı ve bu konuda işletmelere danışmanlık hizmetleri verilmelidir.
Yukarda bahsedilen çalışmaların Eskişehir marangoz ve mobilya piyasasında bulunan KOBİ’lere duyurulması amacıyla iki haftada bir yayınlanan bülten çıkarmada fayda vardır. Dergi, orta vadede düşünülebilir ama bülten hem maliyetinin ucuzluğu bakımından hem de tamamen bilgilendirmeye yönelik olduğundan işletmeler için daha yararlıdır.
Meslek odaları tarafından (ya da hibe destekli bir proje tarafından) bir “mobilya rehberi” hazırlayarak mimar, tasarımcı ve üstlenicilere dağıtmalı ve bu rehbere girmek isteyenlerin kendilerini ve ürünlerini tanıtır sayfaları olmalıdır. Bankalar veya finans kurumlarıyla anlaşarak bir Eskişehirli indirim kartı oluşturulabilir; emekli ve öğrenciler için özel haftalar, devlet memurları için özel indirimler geliştirilebilir. Sektörel anlamda özellikle hammadde tedarikinde de kooperatifleşme olmalıdır. Maliyetlerden tasarruf sağlamada ve hammaddenin zamanında teslim alınmasıyla üretimde hız kazanılacaktır.
Zamanla gerek Eskişehir’de ve gerekse diğer civar illerde mobilya moda merkezleri kurulabilir. Bu merkezlerde üreticilerin kendi mobilyalarını teşhir edecekleri ve satacakları imkânlar oluşturulmalıdır. Bu çerçevede yerel yönetimlerden arazi ve bina talep edilmesinde fayda vardır. Bu tür çalışmalar yerel ekonomiyi de canlandırıcı etkiye sahiptir. Zamanla standartlara ve kalite belgelerine kavuşmuş sanayici için tanıtım bir anlam ifade edecektir. Bir dergi yayınlanabilir.
Mobilya tasarım geliştirme atölyesi kurulması. Eskişehir mobilyası mobilya sektörü güven tazeledikten sonra hızla kimlik kazanmalı. Mobilyaya kimlik kazandıracak olan unsurlardan biri ve belki de en önemlisi tasarımdır. Eskişehir mobilya sektörünün gelecekte varlığını güçlendirmesi buna bağlıdır.
Belediyelerin, üniversitelerin, meslek odalarının da katkılarıyla ulusal çapta mobilya tasarım yarışması düzenlenebilir. Böylelikle yeniliğin ve yaratıcılığın mobilya piyasasında devamlı olması sağlanabilir. Eskişehir mobilyasını onurlandıran “Made In Eskişehir” türünde bir algı oluşturma çalışmaları; ucuz değil, özel, moda, kaliteli, kullanışlı izlenimlerini oluşturmaya çalışmak yaralı olacaktır. Esnek üretim sayesinde seri üretim yerine, geniş koleksiyonlar, standart yerine özel tasarımlar müşterilerin beklentilerini karşılamada yararlı olacaktır. Civar illerden başlamak üzere mobilya moda merkezlerini büyük şehirlere taşımak, kendi dağıtım kanallarını kurmak, ihracat için yurt dışında pazarlama ajansları kurmak veya bu ajanslarda yer almak yararlı olacaktır. Bu yöntem, ihracat oranlarını arttırmada yardımcı olacaktır.
Üç büyük şehrin ortasında olmanın avantajlarını kullanarak civar illerle beraber önce Türkiye’de daha sonra dünyada mobilya merkezi statüsü kazanmak... Bir stratejik planlama çalışmasıyla bu mümkün olabilir. Kısa vadede rakip olarak görülen İnegöl, Ankara uzun vadede aslında birer stratejik ortak olma yoluna gireceklerdir. Bu sebeple şu an yapılacak olan çalışmalar civar illerde konumlanmış mobilya sanayisini yıkmaya yönelik değil uzun vadede onlarla işbirliği yapmaya yönelik olarak şekillendirilmelidir.
Eskişehir Mobilyası Üzerine Özet
Yukarıda (Ervural’ın tezinden de yararlanarak) farklı ayrıntılarda ele aldığımız sektörün özet görüntüsüne bakalım. Önce konuya inovasyon açısından bakalım. Eskişehir, tarihi ve kültürel unsurlar açısından çok zengin bir bölgedir. Bu yörede ahşap işleme de dâhil olmak üzere pek çok el sanatı gelişmiş haldedir. Frigya Vadileri’ndeki kaya anıtlarını gördüğümüzde, taşın işlenmesinde kullanılan tekniklerin ahşap işçiliğini hatırlattığını fark ediyoruz. Anlaşılan; ahşap işleme, bu bölgenin geçmişi (en az) 3000 yıla varan faaliyetlerinden birisidir.
Tarihte yapılmış ahşap işleme örneklerini, bölgemizdeki değişik müzelerde bulmak mümkündür. Bunlardan yararlanarak yeni modeller üretmek mümkündür. Marka ve model olmak üzere Midas’tan Frigya’ya, Tembris’ten (Porsuk) Sangarios’a (Sakarya), Dorylaion’dan Sultanönü’ne kadar pek çok aday isim ve logo, kentimizin her yanına dağılmış olarak durmaktadır.
Bugün bilgisayar ortamında katı modelleme (CAD) yazılımlarımın çok geliştiği düşünülürse, sanatsal unsurlar içeren yeni mobilya üretimi için gerekli altyapının varlığı anlaşılır. Bu noktada küçük üretici ile yeni teknoloji ve yaklaşımları yüz yüze getirebilmek gereklidir. Bu konuda üniversitelerimizin güzel sanatlar, iç mimarlık, endüstriyel tasarım ve mobilyacılık bölümleri ile meslek odasının bir proje kapsamında bir araya gelmeleri doğru bir adım olacaktır.
Eskişehir mobilya sektörünün, küçük kalarak standart ve seri üretim yapan mobilya alanlarında yaşaması mümkün değildir. Birinci seçenek olarak, yerel sektörde sermaye toplulaşması ve daha büyük üretim (ve tabii ki dağıtım) şirketleri oluşturulması düşünülebilir. İkincisi ise (yukarıda sözünü ettiğim gibi) özgün ve sanatsal özellikleri olan mobilya üretimine yönelmektir.
Sanatsal kalite özellikleri olan mobilya ürünlerinin pazarlama sorunları, lületaşı gibi el sanatları ürünlerinin sorunlarından hiç farklı değildir. Bu tür ürünlerin pazarlama sorunlarını çözmek için bir ulusal ve yerel modele ihtiyacımız var. Örneğin; el işçiliği ile üretilen ürünleri yerel pazarda tüketmeye çalışıyoruz. Bu da pazarın kısıtlılığı nedeniyle tatmin edici olmuyor. Belki de uluslararası düzeyde pazarlama ve satış yapabilen büyük sermayeli bir dış ticaret şirketinin oluşması daha yararlı olacaktır.
Benzeri bir pazarlama ve satış organizasyonu, mobilya sektörü için de düşünülebilir. Ortaklarının sanatsal kalite özellikleri gösteren ürünlerini dünya pazarında tanıtıp satabilen bir dış ticaret şirketi, Eskişehir mobilya sektörünün önünü açabilir. Kesin olan odur ki; büyüklerle savaşarak iç pazarla yetinen bir yerel sektörün yaşam şansı çok yüksek değildir.
Yerel mobilya sektöründe başarılı olmanın yolu, a- sanat ve kalite unsurları içeren mobilya üretmekten, b- bu ürünleri ihraç etmekten, c- sektörü bu yönlü düzenlemekten (özendirmekten, yönlendirmekten ve örgütlemekten) geçmektedir, diye düşünüyorum. Bu tür girişimlerde bulunmadığımızda ise Eskişehir’i (üretici olmaktan vazgeçerek) “tüketim kenti” yapma yolunda mobilyada da bir adım atmış olacağız.
Gürcan Banger
Comments